İkili ilişki içerisinde bireylerin birbirlerine karşı cinsel çekim hissetmeleri ilişkilerde doğal ve büyük öneme sahip bir durumdur. Kişiler beraber oldukları kişilere karşı cinsel çekim duyuyorlarsa genel ilişki doyumlarında da artık oluyor ve ilişkiye üçüncü kişilerin dahil olma ve ayrılık gibi konuların gündeme gelme olasılığı azalıyor.
Ancak bir ilişkide zaman geçtikçe aradaki cinsel çekim azalıyor. Bu doğal bir durumdur ve yaklaşık 2 yıl süren tutulma döneminin sonuna gelindiğini ve bağ kurma dönemine geçildiğini gösterir.
Bu durum elbette ki kişilerin yaşamlarının hangi döneminde olduğuna göre de değişmektedir. Örneğin; evlenmek, çocuk sahibi olmak.. Bu vb durumlar ilişkiden alınan genel doyumdan bağımsız şekilde cinsel çekimi düşürebiliyor. Evlilik yapmanın doğrudan cinsel çekimi azaltması gibi bir durumdan bahsedilmemektedir elbette. Ancak evliliğin bağ kurma dönemine geçişi hızlandırdığı düşünülmektedir. En temel faktörlerden biri de kişilerin birbirlerine alışması ve cinsellik deneyiminin doğal olarak beynin ödül mekanizmasını ilişkinin ilk dönemlerindeki kadar harekete geçirmemesidir. Yani kişilerin uzun yıllardır birliktelik yaşaması, birbirlerine alışmaları ve cinselliği yaşama şekillerinin alışılagelmiş olması genel cinsel çekimi olumsuz yönde etkiliyor.
Peki bu noktada ilişkinizdeki tutkuyu arttırmak mümkün mü?
Evet mümkün. En önemli noktalardan biri partnerinizle aranızdaki yakınlığı arttırmaktır. Duygularınızı ifade etmek ve paylaşmak noktasında harekete geçmeli, fiziksel temas içeren eylemler göstermek ilişkinizdeki tutkuyu canlandırmak yapabileceğiniz en önemli şeylerdir. Ayrıca çiftler cinsellikle ilgili ben merkezci bir bakış açısına sahip olmamalıdır. Ben merkezci bir bakış açısı ilişkide tutkuya ciddi zararlar verebilir. Ayrıca cinselliğinizi yaşama şekliniz ve alışılagelmiş davranışlarınız üzerinde de düşünmeyi tercih edebilirsiniz.
Tutkuyu canlandırma noktasında yapılan en büyük hatalardan biri kişilerin karşısındaki bireyi üzmemek ya da kızdırmamak adına cinselliği kabul etmeleridir. Bu gibi durumlardan kaçınmalı ve tutkuyu arttırmak için sabırlı olmalısınız. Tutku ile ilgili yalnızca yatak odanızla sınırlı kalmamalısınız. Partnerinizle daha önce deneyimlemediğiniz aktivitelere katılmanız ve heyecanı beraber deneyimlemeniz aradınızdaki yakınlığı arttırarak tutkunuzu besleyecektir.
Tutku konusunda danışanlarımdan aldığım en sık soru şu; ”cinselliğin azalması genel ilişki doyumumuzu nasıl etkiler?” Ayırt edici faktör; beklenilen cinsel beraberlik sıklığı ile gerçekleşen cinsel birliktelik sıklığı arasındaki orandır. Erkekler beklediklerinden ve talep ettiklerinden daha az cinsel deneyim yaşadıklarında ilişkilerinden aldıkları genel doyumu sorgulama eğilimi içerisine girerler. Ancak kadınlar için durum genelde nötür olarak kabul edilir.
İlişkilerde bir bireyin beklentileri ile diğerinin beklentileri ve cinselliği yaşama sıklıklarıyla alakalı talepleri örtüşmediğinde çoğu çiftin genel ilişki doyumlarında düşüş yaşanabilmektedir. Ancak bazı çiftler birbirlerinden farklı tarzda ve farklı sıklıktaki beklentilerini sorun olarak görmeyebiliyor. Bu durum sorun olarak görülmediğinde ise ne genel ilişki doyumunda bir düşüş yaşanıyor ne de cinsel tatminle ilgili olumsuz bir düşünce doğuyor. Yani kişilerin algılayış biçimlerine özel gelişen bir durum.